24 Şubat 2014 Pazartesi

Mış Gibi Yaşamlar - Doğan Cüceloğlu

Doğan Cüceloğlu'nu televizyonda izlemişliğim vardı ama hiç kitabını okumamıştım şimdiye kadar. Üstün Dökmen'i de çok beğenen biri olarak Doğan Cüceloğlu'nun günlük dilde yazışını, olaylara aynı açıdan bakmamızı beğendim...

Bu kitabında MIŞ GİBİ HAYATLARI ele almış Cüceloğlu... Eğitimde, Kamuda, Kadın Haklarında, Yargıda ve daha bir çok yerde.. Aslında olması gereken, ama insanlarımızın tembelliği, işbilmezliği, işe değer vermemeleri, önemsememeleri nedeniyle olamayan işler, verilemeyen hizmetler, saygı duyulmayan insanlar...

Kitabı okumanızı öneririm, yalnız şöyle bir problem var ki, okudukça içiniz daralabilir, neden Allah'ım diye yakınabilir, ülkeme bunları reva görenlere sinirlenebilirsiniz. Dolayısıyla moraliniz epeyce bozulabilir...

Kitapta altını çizilecek çok yer vardı, bunlardan sadece birkaçını da aşağıya yazdım...

Evliliğin temel niyeti iki kişinin kendi özgür iradeleriyle bir araya gelmesidir?Niçin bir araya geliyorlar? Mutlu bir ömür geçirmek için. Neden başka bir kişiyle değil de özellikle o kişiyle birlikte olmak istiyorlar? Çünkü o kişiyi seviyorlar, iyi ve kötü günlerinde onunla birlikte olmak istiyorlar...


Eşi evde olmadığı bir vakit 3 aylık çocuğuna bakan baba, oğlu ağlayınca önce susturmaya çalışmış. Susmayınca da boğarak öldürmüş çocuğunu. Açıklamasında ise "O an kendimi kaybettim. Allah böyle istedi ve öldürdüm " demiş, insan bile olmayan yaratık...


İnsanın anavatanı çocukluğudur. Çocukluğunu yaşayamamış bir kişinin sağlıklı, anlamlı ve coşkulu bir yaşamı olamaz !..


Çocuğunu tam anlamıyla dinlemeyen, isteklerini dikkate almayan insanlar, çocuk okula başlayınca her gün çocuğunun tepesine geçer "ödevini yap, dersini çalış" derler. Çocuğun sağlıklı, mutlu gelişmesi değildir istedikleri, el alemin gözünde başarısız bir çocuğun annesi veya babası olmak istemezler."


Çocuklarının karnesinde kırık istemeyen bu anne ve babaların, büyük bir çoğunluğu ellerine kitap dahi almamaktadırlar :(( 


Gandi : " Dünyada görmek istediğiniz değişiklik ne ise o olun" diyerek çok haklı bir yere değinmiş...


Öğretmenlerimizin bir karar vermesi gerekiyor, öğrencileri nasıl bir Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayacaklar? Buna karar vermeleri ve bu kararla tutarlı davranmaları gerekiyor. Eğer uygar ve çağdaş bir toplum yaratmak istiyorsak, uygar ve çağdaş bir toplumun laik temel değerlerini keşfetmemiz ve bu değerleri özümüzün bir parçası haline, yani inanç sistemi haline getirmemiz gerekir. Önce kendi varoluşumuzu bu temel değerler üzerine inşa etmeliyiz...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İşte ben...

Fotoğrafım
İstanbul, Türkiye
Benden merhaba.. 30 yaşlarında okumayı, gezmeyi, eğlenmeyi seven bir öğretmenim. Bir de 3,5 yaşında hayatımın Öykü'süne sahibim. Blogumda güzel vakit geçirmeniz dileğiyle...