8 Mayıs 2013 Çarşamba

Denizler Altında Yirmi Bin Fersah - Jules Verne

Yazar aylarının nisan konuğuydu Jules Verne. Ben de o zaman niyetlenip okumaya başladım bu kitabı, ama maalesef yoğunluktan nisan ayına yetiştiremedim yorumlamayı. Neyse yazar aylarına dahil olmasa da okuduğuma çok memnun olduğum bir dünya klasiği. Kitap çocuklar ve gençler için düşünülse de ben de gayet zevk alarak okudum. 

1860'lı yıllarda denizde garip olaylar meydana gelmeye başlar, canavara benzer bir yaratık gördüklerini iddia eden denizciler, darbe alarak kaza yapan gemiler, çok hızlı hareket edip ışık saçan bir yaratık... 
Bunun ne olduğunun anlaşılması ve eğer canavarsa avlanması için Amerika'nın Abraham Lincoln isimli bir denizaltını görevlendirilir. Fransız bir bilim adamı olan Pierre Aronnax ve yardımcısı Conseil de bu yolculuğa dahil olur, şayet bu yaratığa rastlarlarsa bilgi vermek açısından. Zaman geçtikçe geçer ama denizaltı hiçbir yerde rastlayamaz bu yaratığa. Tam ümitsizliğe kapılmışken, derinliklerde ışık saçan bir kaynak olduğunu görürler ve peşine düşerler. Takip sonunda bu yaratığın havaya püskürttüğü su yüzünden denizaltının güvertesi su içinde kalır ve Prof. Pierre , Conseil ve zıpkınçı Ned suya düşerler. Denizaltının dümeninin kırılması yüzünden onlara yardıma gelmesi imkansızlaşır. 
Denizde kalan üç kişi önce bir adacığın üstüne çıkar, ama fark ederler ki bu adacık değil, avlamak için takip ettikleri yaratık. Derken bunun deniz yaratığı değil de bir denizaltı olduğunu farkederler. O sırada bir kapak açılır ve denizdeki üç kişiyi de bu denizaltının içine alır. 3 kişi de şaşkınlık içindedir, ne olduğunu anlamaya çalışırlar , ama nafile!... Derken yanlarına denizaltının kaptanı Nemo gelir ve onları artık esir aldığını söyler, denizaltının içinde istediğiniz gibi dolaşabilirsiniz, zaten kaçmanız imkansızdır der.

İlk günler denizaltının nasıl çalıştığına dair mantığı anlamaya çalışarak geçirirler. Sonrasında ise başlarına onlarca şey gelir. Denizaltına özel dalgıç kıyafetleri giyerek ava çıkarlar, mercan mezarlığını ziyaret ederler. İnci tarlaları ve orada çalışan işçiler, deniz altında gördükleri milyarlar, kayıp kıta Atlantis, Güney kutbu ve orada mahsur kalışları... Hepsi de birbirinden farklı ve benzersiz bir sürü tecrübe yaşarlar...Kitabın sonunda ise 3 kişi de normal hayatlarına dönmeye karar verir ve kaçmaya çalışır........ Gerisi kitapta :)

Kitapta en çok ilgimi çeken kısım ise Seylan'daki inci avı oldu. Avcılar günlük 1 dolar karşılığında deniz altından inci çıkarıyorlarmış, denizin altında ortalama 30 sn kalmalarına rağmen çıktıklarında burunlarından ve kulaklarından kan gelirmiş, çoğunlukla yaşlanmaya fırsat bulamadan denizin altında beyin felcine uğrayarak ölürlermiş :(

Böylelikle bir kitabın daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bu ayki kitap etkinliğinde Şeker Portakalı'yla görüşmek üzere :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İşte ben...

Fotoğrafım
İstanbul, Türkiye
Benden merhaba.. 30 yaşlarında okumayı, gezmeyi, eğlenmeyi seven bir öğretmenim. Bir de 3,5 yaşında hayatımın Öykü'süne sahibim. Blogumda güzel vakit geçirmeniz dileğiyle...